Genlerin Oyunu
Hepimiz anne ve babamızdan gelen genler sayesinde şekil alırız. Gözümüzün rengi, diş yapısı ve daha fazlası…
Zigot halimizde; cinsiyetimizin* , potansiyel hastalıklarımızın, kalıtsal bozukluklarımızın, ileride hangi spora daha yatkın olduğumuzun ve daha fazlasının öğrenilebileceğini biliyor muydunuz? Yeni gelişen teknolojiler tıp alanında çok büyük ilerlemeler sağladı. Bu bahsettiğim olay ne kadar çok da gerekli değilmiş gibi gözükse de aslında çok büyük önemi var.
Erken yaşta aşkla evleniyorsunuz. Bir bebeğiniz oluyor. Siyah kıvırcık saçlı bir erkek bebek. Ama zaman geçtikçe çok yakın bir arkadaşınız bebeğinizde bir problem olduğunu söylüyor. Nedeni ise bebeğinizin 6 aylıkken oturamıyor, dönen eşyalara ilgi duyuyor ve çok fazla ilgi istiyor olması. Size bunlar gayet normal geliyor öyle değil mi? Sonuçta daha bir bebek o. Ama arkadaşınızı kırmıyorsunuz ve doktorlara gidiyorsunuz. Bir sürü, farklı farklı, il il her türlü doktora baktırıyorsunuz. Ama sonuç hep farklı çıkıyor. Çıldırmaya yaklaştınız değil mi? Doktorların yarısı bir problemi olmadığını ileri sürerken diğer kısmı da duymak istemeyeceğiniz derecede zorlu hastalıkları söylüyor. Hangisine inanmak isterdiniz, ya doktorların söylediği hastalıklardan bir tanesini kendiniz seçip tedaviye başlatacaksınız ya da hiçbir şey yapmayacaksınız? Bir tane hastalığı seçip tedaviye başlattınız. Oğlunuz 2 yaşına yaklaşıyor ama daha emeklemeye bile yeni başlamış durumda. Artık daha farklı bir problem olduğunun farkındasınız. Bir fırsatla oğlunuzun DNA örneklerini Amerika’ya yolluyorsunuz. Aralık ayı, arkadaşlarınızla eğlenerek çocuğunuzun çıkacak “temiz” sonuçlarını bekliyorsunuz. Ama yağan kar sanki habercisiymiş gibiydi. Kar yağdıktan sonra bir sessizlik çöker etrafa çünkü kar sesi emer. Hüzün gibi… Sonuçlar geliyor. Heyecanla karışık korkuyla açıyorsunuz. Ve size hepsi bir oyun, sanki tiyatronun senaryosu veyahut bir romanın sayfaları gibi geliyor. Ama gerçek bu. Eşiniz sizin akrabanız derecesinde benzer genlere sahip olduğunu öğreniyorsunuz. Bu nedenle yapmış olduğunuz evlilik akraba evliliklerinde olduğu gibi oluyor. Sonuç olarak da piyango oğlunuza ve ileride doğması muhtemel bebeklerinize çıkıyor. Çocuğunuzda Türkiye’de 5(?) Dünya’da 1000'e yakın kişide görülmüş bir sendrom var. Cohen sendromu, tedavisi olmayan ve belirtileri: Miyop, Retinal Distrofi, Mikrosefali, aşırı derecede samimi davranışlar (sevgi pıtırcığı da denebilir.), kas gevşekliği, öğrenme geriliği ve güçlüğü, hipermobilite, keskin yüz hatları, dar el ve ayaklar, ince parmaklar, obezite, geç çocukluk. Tam çözüm sunan bir tedavi yok ama yapılan tedavi yöntemleri bu belirtilerin giderilmesi veya azaltılması şeklinde var. Erken teşhis konulamadığından da bazı konularda hep geri kalacak. Hemen çocuğunuzun tedavilerine başladınız. Ama aylık masrafınız 20 binin üstünde (hastane, eğitim, rehabilitasyon, özel gıdalar) tutuyor. Geçinmeniz ne kadar zor değil mi? Belki siz şanslısınız ama şanslı olamayan diğer çocuklar… Her şey bitti okulu tamam, hastane masrafları tamam, gelir gider bir şekilde denkleşti. Ama hala bir problem var. Bir anne veya babanın uykularını kaçırabilecek en zor soru. Ben ölünce çocuğuma kim bakacak? Bir özel çocuğa daha bakacak güçleri yok. Çözüm nedir peki: Yeni teknoloji. Size üstte anlattığım bu teknolojik gelişme sayesinde laboratuvar ortamında sperm ve yumurtanın döllenmesi sağlanarak oluşan zigotun bütün genetik özellikleri önceden bilinerek ileride oluşabilecek sendrom, hastalık, bağımlılık ve daha fazlası her şey bilinebiliyor olacak. Yani bu teknolojik gelişme sayesinde özel oğullarına gelecekte bakabilecek bir çocukları daha olabilecek.
Genlerin oyunlarını bozmak bizim elimizde ve sorumluluğumuzda. Bazı gelişmeler küçük insanların hayatlarını büyük boyutlarda değiştirebilir :)
- *Bebeklerin öldürülmemesi için cinsiyetler yüklü miktarda bir ödeme yapılmadıkça anne-babaya söylenmiyor.
- **Bu gerçek bir ailenin hikayesi. Küçük kıvırcık bebeğimiz 7 yaşına girecek birkaç gün sonra. Ve 3 ay sonra da özel çocukların gittiği bir okulda 1. sınıfa başlayacak. Çok iyi bir yüzücü :)